8 Mart’a iki hafta
kadar kala Kobane’den gelen haberle tüm planları askıya almak zorunda kaldık.
Şimdi baştan aşağıya şerefe bulanan bir haftayı örecek , Alişer ve Özgür yoldaşı
kadın yoldaşları olarak en önde karşılayacaktık. Rojava devrim gerçekliği
yoldaşımızın omuzlarımızda taşınmasıyla somutlaştı. Sıra bizdeydi , biz de eylem alanlarında kendi devrimimizden
başlayacaktık.
1-8 Mart haftasını tam bir kadın haftası olarak planladık.
Duygu yoğunlunun bizi yavaşlatmasına izin vermedik. Az zamanımızı iyi planlayıp
disiplinli çalışarak geçirdik. Çoğu şeyi yapamadık; geri sayım aracı ya da 5 mart’ta genel bir
eylem öremedik ama hiç boş durmadık.Hayatımızda ilk kez bu kadar erken uyandık,
söz verdiğimiz saatte buluşmalara
gittik.Sorumluluk aldık her şeyi el birliğiyle
,beraber yaptık.
İmkanları
zorladık. Afişlerimizi varoşlardan lüks
semtlere , kuzeyden güneye , liselerden kampüslere her yere astık. Paramız
yetmediğinde kalemlere sarıldık. Alternatif yollar düşündük mesela otobüs duraklarıyla görüşüp toplu taşıma
araçlarına afişlerimizi astık. Fırıncılar,kuyumcular,halıcılar,kilimciler,bakkallar,kuaförler
hatta gelinlikçiler… Kadınların baktığı her yerde durduk , yönlerini
çevirdikleri yere koştuk. Etrafımızdaki her kadınla konuştuk. Bizim için denenmemiş
bir şeydi yaptığımız ; annelerimizi eyleme çağırdık. Bir anne-kız olarak değil,
iki kadın olarak konuştuk . Annelere,yengelere,teyzelere
, kuzenlere ,kardeşlere,arkadaşlara 8
Mart’ı anlattık , alana davet ettik. Davetimizin kabulü miting günü analı
-kızlı direnişimizle cevaplandı.
Miting planlamasında çıkan aksilikler , miting günü TEDAŞ’ın sabotajı ve polislerin
baskısı genel katılımı düşürmüştü. Ama biz Adana ÖGK olarak işçi,liseli
üniversiteli kadınlardan oluşan capcanlı dipdiri kortejimizle alandaydık. Ne
genel katılımın düşük olması moral bozdu ne polisin korkutma çabaları. Genç
kadınlar sık sık “Polis defol bu sokaklar bizim” diye haykırdı. Ellerimizle
hazırladığımız, özenle dikip yastık
altında günlerce beraber uyuduğumuz
bayraklarımız,önlüklerimiz,fularlarımızı giyinip alanın en renkli
görüntüsünü oluşturduk. Çoğumuz ilk kez çıkıyordu alanlara. Çalan telefonlara
“Bugün benim özgürleşme günüm rahatsız etmeyin “ diye cevap verenler mi
dersiniz akşam ezanından sonra ilk kez
sokakta kalan mı!
Gencecik yüreklerin,
göğüslerinde taşıdığı devrimcilerin sözleriyle zihinlerinde çakan başka
bir dünyanın mümkünlüğüydü. “İlk kez bu kadar eğlendik ilk kez bu kadar özgür
olduk!” dediler sarılıp ayrılırken.
Bazıları hâlâ zıplıyordu “Tayyip kaç kaç kaç kızıl sopa geliyor! “ Öz
savunmanın mümkünlüğüydü bu baharda kadınların yüreklerinde açan. Özellikle
işçi ve liseli kadınların aktif katıldığı 8 Mart aynı kentin direnenlerine
Yasemin’e Şengül’e selamımızdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder